Şişmanın ameliyatı da riskli! Obezite hastalarında kapalı ameliyatlar tercih ediliyor…
İyileşme süresi uzun olduğu için hastanede daha fazla kalan hastalarda bacak damarlarında tıkanma ve akciğere pıhtı atması gibi önemli komplikasyonların ihtimali artıyor.
ZİYNET KOCABIYIK’IN HABERİ – Tıp dergisi Lancet’te yayımlanan bir araştırmaya göre Türkiye’de kadınlarda obezite görülme sıklığı yüzde 42,6’ya yükseldi. Yani neredeyse her iki kadından biri obez ya da şişman. Obeziteye bağlı olarak gelişen sağlık sorunlarının yanı sıra herhangi bir sebeple ameliyat olmanın da başlı risk olduğunu belirten uzmanlar, obez bir hastanın normal ağırlıktaki bir hastaya göre 2/3 oranında daha fazla cerrahiye bağlı ölüm riskine olduğunu söylüyor. Özellikle aşırı kilolu kadınlarda karın bölgesinden yapılan açık ameliyatların riskli olduğunu vurgulayan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Yönetim Kurulu Saymanı ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Gazi Yıldırım, şişman kadınlarda laporoskopik olarak adlandırılan kapalı operasyonların yapılması gerektiği uyarısında bulunuyor.
100 BİN KADIN AMELİYAT OLUYOR
Özellikle yaş ilerledikçe kadınların, kadın hastalıklarından ameliyat olma oranlarının arttığına işaret eden Prof. Dr. Gazi Yıldırım “Türkiye’de yılda 80-100 bin arası kadın rahim ameliyatı oluyor. Bunların bir kısmı kanser ameliyatları ancak yüzde 85’i miyom, rahim kalınlaşması, polip, çikolata kisti gibi iyi huylu hastalıklardan oluşuyor. Bu hastalıklar yüzünden rahmi almak kaçınılmaz oluyor. Ya da tüp bebek uygulamaları öncesinde yapışıklıkların tedavi edilmesi için ameliyatlar gerçekleştiriliyor. Eğer kadın şişmansa böyle masum hastalıklar yüzünden yapılan açık ameliyatlarda, ameliyatın kendisi risk hâline geliyor” diye konuştu. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneğinin kongresinde yaptığımız görüşmede aşırı obez hastaların açık ameliyat olmaları durumunda operasyonun daha uzun sürdüğünü ifade eden Prof. Dr. Yıldırım “Yağ dokusunun iyileşmesi zor olduğu için obez hastalar daha uzun sürede ayağa kalkar. Bu yüzden hastanede daha uzun süre kalırlar. Daha uzun yattıkları için hareketsizliğe bağlı olarak bacak damarlarının tıkanması olarak bilinen derin ven trombozu, akciğer embolisi gibi önemli komplikasyonların ihtimali daha fazladır. Obez hastalarda yandaş görülen diyabet, kalp, akciğer hastalıkları gibi sistemik hastalıklar bu komplikasyon risklerini daha da arttırır. Sigara içimi de ciddi bir risk faktörüdür. Bu durumlar, yara iyileşmesini daha da geciktirir” diye açıkladı.
HEKİM KENDİ KENDİNİ EĞİTEBİLİYOR
Laparoskopik ameliyatların en önemli sonucunun hastanın daha az ağrı çekmesi, daha az kan kaybetmesi, enfeksiyon riskinin en aza indirgenmesi ve kolay iyileşmesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yıldırım “Bir başka avantajı da hekimin kendi kendini kontrol etmesini sağlaması. Bu şekilde kendi eğitimini de sağlayabiliyor. Çünkü bu ameliyatlar kaydedildiği için sorun varsa nerede hata yaptığını görmesi mümkün oluyor” diye konuştu.
YAĞ DOKUSU ZOR İYİLEŞİYOR
Obezite hastası kadınlarda, karın bölgesinin yağlı olması sebebiyle bu bölgeden yapılan ameliyatların operasyonu daha riskli bir hâle soktuğunu söyleyen Prof. Dr. Gazi Yıldırım “Yağlı bir karna ameliyat yapmak riskli. Yağ dokusu çok kötü iyileşen bir doku olduğu için ameliyat sonrası iyileşme de geç oluyor. Enfeksiyon riski arttığı için ameliyatın başarısını da olumsuz etkiliyor. Cerrahi alan enfeksiyonu, ameliyat kesilerinin en önemli sonuçlarından biridir. Obez hastalarda cerrahi alan enfeksiyonu zayıf hastalara göre daha fazla oranda gerçekleşir. Yağ dokusu absesi oluşur” dedi.
AMELİYAT SÜRESİ 15 DAKİKAYA DÜŞÜYOR
İyileşme süresinin daha kısa olması ve kadının sosyal hayatına daha kısa sürede dönmesine fırsat vermesi sebebiyle kadın hastalıklarına ait ameliyatların çoğunlukla laparoskopik yöntemle yapılmaya başlandığını açıklayan Prof. Dr. Yıldırım “Laparoskopik ameliyatlar günübirlik operasyonlar hâline dönüştü. Operasyonu 15 dakikada bitiriyoruz. Hasta 2 saat içinde aya kalkıp evine gidebilecek hâle geliyor. Bütün çabamız kadınların, sağlıklı ve mutlu olarak sosyal hayatına dönebilmesi yönünde. Eskiden
‘büyük cerrah büyük açar’ derlerdi ama şimdi bunun tam tersi. Laparoskopik operasyonlarda bir iki santimetrelik deliklerden girerek kamera yardımıyla ameliyatları yapıyoruz. TJOD’un alt derneği Jinekolojik Endoskopi Derneği olarak kapalı ameliyatların yaygınlaşabilmesi için eğitimler veriyoruz” dedi.
Kaynak: Türkiye Gazetesi